platon ve görecelik
Platon
rölativizmi yerle bir eden tarihin en büyük skeptiğidir. İdealar dediği
gerçeklikler sabit ve değişmezler. Ancak ölüp de, öldükten sonra birçok döngüye
girdikten sonra ancak onlarla temasımız olabilir. Hiçbir ideanın tanımı
yapılamaz. Tanımını yapamadığımız şeyi bilemeyiz. Tanımını yapamadığımız ya da
yaptığını sandığımız şeye ancak inanabiliriz. Platon, inanç ile bilmeyi
ayırarak: göreceli olarak bilgiye ölçü olan fikri yerle bir ediyor. Bilgi ile
inancı ayırarak, bilgiyi ulaşılmaz bir yere koyuyor. Sonuç olarak yine inanç
düzeyinde kalıyoruz, ancak yine de bilginin hiyerarşik olarak daha üstte ve
ulaşılmaz olması, bizim hakikate sahip olduğumuz iddiasını yerle bir ediyor.
Platon'un
hatırlama doktrini yalnız yıkım içinde çalışabilir. Sahip olunan yanılgıyı,
önceki hayatımızda tam olarak temaşa edemesek de, ışığından nasiplendiğimiz
idealardan kalan kırıntılarla yıkıyoruz. Yıldız tozunun yanı sıra aslında
içimizde idea tozları var. Bu tozlar kullanılarak bir tanım dahi
yapılamıyor. Bu tozlar kurmaya değil, yıkmaya yarıyor.
İşte bu
yüzden Kant'dan yıllar önce, Platon insana durup düşünme imkanı verebilmiş. Bir
tanımın ya da sabit bir hakikatin bile olmadığı bu dünyada: hakikat adına ya da
tanrı adına iddiasını ortadan kaldırıp özgürlük alanı açmış. Ayrıca herkesin
kendi hakikatini belirlediği rölativizme en büyük darbeyi vurmuş. Bu dünyada
insandan ve onun inançlarından başka bir şey olmasa bile, artık insanın içine
şüpheyi sokmuştur. Ve bu şüphe sayesinde insan ancak etik bir yaşama sahip
olabilir. İrade ancak ona direnen bir kuvvet olduğunda var olabilir. İste şüphe, iradeye direnen bu kuvvetin kendisidir. İkisi olmadan herhangi bir insana
ahlaklılık ya da ahlaksızlık atfedilemez.
Yorumlar
Yorum Gönder